1 Mayıs 2020 Cuma

SARI MERCEDES





 Sarı Mercedes, Adalet Ağoğlu’nun Fikrimin İnce Gülü isimli romanından uyarlanmış bir başyapıt. Dönemin sanat filmi kategorisine girebilecek, özgün senaryosu ve bir yol filmi olma özelliği ile de çok dikkat çekici.
 Filmin kahramanı Bayram, memleketi Ankara’da tamirhanede çalışan biridir. Arkadaşından edindiği bilgiler doğrultusunda kooperatif aracılığı ile Almanya’ya göç etmeye karar verir. Bu kısımları film süresince sadece geriye dönük sekanslardan öğreniyoruz. Yoksa film bir yol filmi. Hatta öyle bildiğimiz türdekilerden değil. Tunç Okan yine bir yeniliğe imza atmış bu noktada. 
 Yol filmlerini bilirsiniz. Kahramanlar yol boyunca birçok şeyle karşılaşır ve badireler atlatırlar. Sonunda ise güzele, iyiye ulaşırlar. Bunda ise durum tamamen farklı. Kahramanımız Almanya’ya gitmiş, orada senelerce çöpçülük yapmış (utandığı için ise soranlara BMW fabrikasında işçi olduğunu söylüyor) ve para kazanarak idealine ulaşmıştır. Ona sınıf atlatan, statüsünü değiştiren son model bir Sarı Mercedes almıştır. Köydeki aşkı Kezban’ın ise hala onu beklediğini düşünerek bir çift de yüzük almış, yıllık izninde memleketine dönmektedir. Birde ölmeden ziyaret etmek istediği amcası vardır. Klasik yol filmlerine nazaran tersten bir akış var gördüğünüz gibi.

 Film aslında yurdum insanının (özellikle bilişsel olarak gelişmemiş)  köylü kurnazlığını, maddiyatla saygı kazanma, hava atma, yapamayanları hakir görme özelliklerine vurgu yapıyor. Bayram, sonradan görmenin bir timsali. Yol boyunca takındığı tavırlar ile bir görgüsüz olduğunu gözümüze gözümüze sokuyor. Çok değil daha ülkeye girişte sınır kapısında yapmaya başlıyor bunu. Pasaport kaydı için arabasını park ediyor. Arabadan çıkıyor ve arabanın sağına soluna park yapan arabaları kontrole başlıyor. Çünkü ''bal kızı'' çizilebilir.  O zaman o yol boyunca düşlediği köyündeki saygın adam profilini nasıl yakalar? Sonrasında arabasının önündeki Mercedes yıldızı çalınıyor. Sonrasında arabalı vapurda haylaz çocuklar tarafından arabası çiziliyor. Ve sonrasında yoldayken arabasının başına gelmedik kalmıyor. Bir laf vardır ya cömertten 1 cimriden 10 gider diye. İşte bayramınki de o hesap J  Her kilometrede Mercedes’inden bir şeyler gitmeye başlıyor. Tam köye varmak üzereyken ise karşısına bir biçerdöver çıkıyor ve ona çarpmamak için direksiyon kırıyor. Bayram, arabasıyla beraber tepetaklak oluyor. Kendisi sağ kurtuluyor ancak Balkız’ın yüzüne bakılacak hali kalmıyor. Kahramanımız yol boyunca başına gelenler ile ve son kertede olanla ruhsal bir çöküntüye giriyor.


Ama o ki Bayram kafasına koymuş bir kez. O Mercedes’i hurdahaş da olsa o köye götürecek, bir yolunu bulunca tamir de edecek.  El âleme de gösterecek, aldığı yüzüğü Kezban’ın parmağına  da takacak.
 Filmin sonunda Bayram köyüne varır. Ne amcası kalmıştır, ne aşkı Kezban ne de köyü. Köyü sit alanı olmuş, amcası ölmüş, Kezban ise evlenmiştir. Bu yol filminin sonunda kahramanımız derin bir hüzün yaşar. Varlıklı olduğunu zannederken, özüne döndüğünde aslında bir hiçlikle baş başa olduğunu görür.
 Filmdeki oyunculuklar çok iyi ve cast seçimi de  başarılı. İlyas Salman’ın ( Bayram) küçüklüğünü, gençliğini oynayan kişiler oldukça benzer bulunmuş. Yol üzerinde çeşitli maceralar yaşadığı kişiler ise (ki büyük ihtimal çoğu da amatör oyunculardı) filme orijinallik katmışlardı. İlyas Salman zaten bu performansı ile en iyi erkek oyuncu ödülünü almış. 

Yönetmen Tunç Okan’ın bir diğer  ses getiren filmi Otobüs de bir yol filmiydi. Yönetmen filmlerinde genel konu olarak Avrupa’ya olan iş göçünü konu ediniyor. Çok az film çekmiş bir yönetmen olmasına rağmen, Tunç Okan gerçekten Türk Sineması için  2 kült filme imza atmış diyebiliriz.



İvan İlyiç'in Ölümü

    İvan İlyiç'e ölmek mi acı veriyor yoksa ‘’doğru’’ yaşadığını sandığı hayatını ‘’yanlış’’ yaşadığını düşünmeye başladığı andan itibar...